Öne Çıkan Yayın

İslami olarak Ölümden Sonra Yaşam ve Ruh Hususu

Selam, Aslında şu an hiç kimse beni okumuyor biliyorum ama, Allah nezdinde "çabalamış" sıfatı kazanmak için bu yazıyı yazacağı...

13 Ekim 2017 Cuma

تفسير Yahut ta Tefsir İlmi Bölüm 1

Selam,

Yaşam,yaşam,yaşam! Ne olursa olsun Allah size yaşama sevinci,yaşam sevinci versin.

Bugün yazacağım husus tefsir hususudur.

Sünni bir tanımı ele alalım şimdi;

Tefsir ilmi ve tefsirler

Tefsir ilmi ve tefsirler


Kur’an-ı Kerim’in anlam ve hükümlerini açıklayan ilim dalına denir. Sözlük olarak açıklamak, keşfetmek, açmak, aydınlatmak manasına gelen “Tefsir” kelimesi özellikle Kur’an hakkında kullanılmaktadır. Kur’an’ın tefsirini yapan müfessirler çeşitli ilim dallarında mütehassıs olmuş insanlardır. İlk müfessir Hz. Peygamber’dir. Daha sonra Ashab-ı kiram bu konuda en ehil kimselerdir. Ashâb arasında tefsir alanında ün kazananlar: Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Mes’ûd, Übeyy b. Kâ’b, Ali b. Ebî Tâlib, Ebû Mûsâ el-Eş’arî, Zeyd b. Sabit ve Abdullah b. Zübeyr’dir. Ayetlerin nüzul sebebini ve zamanını, Peygamber Efendimiz’in ayetler hakkındaki söz ve davranışlarını en iyi bilen Ashaptır. Ashab-ı kiramı gören ve onlardan ilim ve feyiz alan tabiinler de tefsir konusunda söz sahibi kimselerdir. Said b. Cübeyr, Mücâhid, İkrime, Alkame b. Kays, İbrahim en-Nehaî ve Hasan el-Basrî tefsir ilminde öne çıkan tabiindendirler.
Tarih boyunca Rivayet ve Dirayet tefsirleri adında iki çeşit tefsir yapılmıştır.
Rivayet tefsiri: Bu tefsirlere nakli tefsirler de denilmektedir. Kur’an’ın bazı ayetlerini başka ayetlerle tefsir etme,Hz. Peygamber'in sözleriyle ve ashabın sözleriyle tefsir etme şeklindeki tefsirlerdir. Bu türde yazılmış başlıca tefsirler: Taberî, Beğavi, Meâlimü’t-Tenzîl, Ebu’l-Fidâ İsmail b. Kesîr, Ebû Tâhir el-Fîrûzâbâdî, Tenvîru’l-Mikbâs min Tefsîri İbni Abbas, Celâlüddîn es-Suyûtî, ed-Dürrü’l-Mensûr fi’t-Tefsîr bi’l-Me’sûr.
Dirayet tefsiri: Akli yorumlarla yapıldığı bu tefsirlere rey tefsiri de denilmektedir. Yukarıda sayılan kaynaklara ek olarak, dini, edebi ve diğer ilimlere dayalı yapılan ictihadi tefsirlere Dirayet tefsiri denir. Bu türde yazılmış başlıca tefsirler şunlardır: Fahruddîn er-Râzî Mefâtîhu’l-Ğayb, Kâdî Beydâvî, Nesefî, Ebû Hayyân el-Endülüsî, Bahru’l-Muhît.
Bundan başka diğer bazı tefsir çeşitleri de şunlardır:
Lügavî tefsirler: Kur’an-ı Kerim’i sadece dil açısından açıklayan tefsirlerdir. Meâni’l-Kur’ân, Mecâzü’l-Kur’ân, Te’vîlü Müşkili’l-Kur’ân, Garîbü’l-Kur’ân, Müfredât fî Ğarîbi’l-Kur’ân isimli eserler bu çeşittendir.
Fıkhî tefsirler: Kur’an-ı Kerim’in hükümlerini bildiren tefsirlerdir. Tahâvî’nin Ahkâmü’l-Kur’ân, Kurtubî’nin el-Câmiu li Ahkâmi’l-Kur’ân, Sâbûnî’nin Ravâiu’l-Beyân isimli eserleri bu çeşittendir.
Târihî tefsîrler: Kur’ân’ı, tarihî yönden araştıran tefsirlerdir. Bu araştırmayla Kur’ân nüzûl merhâlelerine göre tefsîr edilmiştir. Nüzûl sırasına göre olan tefsîrlere misal Muhammed İzzet Derveze’nin et-Tefsiru’l-Hadîsi’dir.
Konulu tefsîrler: Tefsîru’l-Mevdû’î de denilen bu yeni tefsir usulü herhangi bir konu hakkında Kur’an’da hangi surede olursa olsun bir araya getirip bu konuda derinlemesine araştırma yapan tefsirlerdir. Ezher Üniversitesi Usûlu’d-Dîn Fakültesi öğretim üyelerinin yeni yeni ele alıp incelediği bir metottur.
Tasavvufî tefsirler: Kur’ân’ı tasavvufî anlayışla yorumlayan eserlerdir. Tüsterî’nin Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, Sülemî’nin Hakâiku’t-Tefsîr, Kuşeyrî’nin Letâifü’l-İşârât eserleri bu çeşittendir.
İlmî tefsirler: Kur’ân-ı Kerîm’den ilmî ve felsefî görüşler ve bilgiler çıkarmaya yönelik tefsirlerdir. Fahreddin Râzî’nin Mefâtîhu’l-Gayb, Tantâvî Cevherî’nin el-Cevâhir fî Tef-sîrî’l-Kur’ân, Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’ın Hak Dini Kur’ân Dili isimli tefsiri bu çeşittendir.
Sosyal tefsirler: İslâm dünyasındaki sosyal problemleri göz önüne alarak tefsir yapan ve çağın meselelerine Kur’ân’dan çözüm üreten müfessirlerin yazdığı sosyal eserlerdir. Muhammed Reşid Rıza’nın Tefsîru’l-Menâr, Merâğî’nin: Tefsîru’l-Merâgî, Seyyid Kutub’un: Fî Zılâü’li-Kur’ân, Mevdûdî’nin: Tefhîmü’l-Kur’ân eserleri bu çeşittendir. Bununla beraber işari tefsirler de vardır ki 
Bediüzzaman’ın yazdığı Risale-i Nur bu çeşittendir.
Sünni bir tanım.


Zamanımızda birkaç ayetin manasını bilen insanların, Kur’an-ı Kerimi Türkçe malinden okuyarak “müfessir” kesildiğini ve ayetlere kendi yorumları ile mana verdiğini görüyoruz. Bu çok yanlış bir harekettir. Kur’an ayetlerinden mana çıkartmak yani tefsir ilmi herkesin yapacağı bir iş değildir. Tefsir âlimleri, bir insanın Kur’an’ı tefsir edebilmesi için o kişinin 15 ilim dalında ihtisas yapması gerektiğini vurgulamışlardır. İşte o 15 ilim dalı:
1- Lügat İlmi: Kur’an-ı Kerimdeki her kelimenin asıl manasını bilmeye yarayan ilimdir. Mücahid (Rahmetullahi Aleyh) diyor ki: “Allah’a ve kıyamet gününe iman eden kimsenin Arapça kelimelerin bütün manalarını iyice bilmeden Kur’an-ı Kerim hakkında ağzını açması caiz değildir.”Sadece bir kelimenin bir kaç manasını bilmek de yeterli değildir. Çünkü bir kelime birkaç manayı içine aldığı halde kişi bunlardan bir ikisini bilir. Halbuki orada gerçekten başka mana kastedilmiş olur. (Taha suresinde geçen “Allah arşı istiva etti”ayetinde istiva kelimesinin diğer ayetlerle çatışan “oturdu” manasını almak da böyle bir hatadır. Bu lügat ilmini iyi bilmemekten kaynaklanmaktadır.
2-Nahv (gramer ilmi): İrabın, yani harekelerin değişmesi ve başka şekle girmesiyle mana tamamen değişir. İrabı bilmek ise nahv ilmine bağlıdır.
3- Sarf İlmi: Bu ilmi bilmek gerekir. Çünkü kelimenin şekil ve binalarının değişmesi ile manaları tamamen değişir. İbni Faris (Rahmetullahi Aleyh) diyor ki: “Sarf ilmini kaybeden çok şeyi kaybetmiştir.”
4- İştikak (kelime türetme) İlmi: Bir kelime iki ayrı kökten meydana gelmiş ise onların manası da değişik olur. “Mesih” kelimesinin dokunmak manasına gelen “mesh” ve ölçek manasına gelen “mesahet” kökünden geldiği gibi.
5- Mania İlmi: Bu ilimle sözün manaya göre dizilişi bilinir.
6- Beyan İlmi: Bu ilimle sözün açık ve kapalı manaları, benzetme ve kinayeleri bilinir.
7- Bedi İlmi: Bu ilimle sözün ifade etme bakımından güzellikleri bilinir. Bu üç ilme “İlmi belagat” denir ki, Kur’an tefsir edenin bilmesi gereken önemli ilim dallarındandır. Zira Kur’an-ı Kerim başlı başına bir mucizedir. Belağatı ile onun benzeri getirmekten herkesi aciz bırakan hali bilinir.
8- Kıraat İlmi: Çeşitli okuyuşlar yüzünden farklı manalar anlaşılır. Böylece bir mananın diğeri üzerine tercihi bilinmiş olur.
9- Akaid İlmi: Kuran’ı Kerim’de bazı ayetler  vardır ki, onların zahiri manalarını Allah’u Zülcelal için kullanmak doğru değildir. Bu bakımdan onlarda bir tevile ihtiyaç doğar. Mesela Fetih Suresi 10. Ayette geçen“Allah’ın eli” ifadesi gibi.
10- Usul-ü Fıkıh İlmi: Bununla bir delile dayanarak ve kaynağına inerek hüküm çıkarma yolları bilinir.
11- Sebeb-i Nuzül: Ayetlerin iniş sebebini de iyi bilmek gerekir. İniş sebebini bilmekle mana daha açığa çıkar. Bazen mananın kendisini anlamak bile iniş sebebine bağlı olur.
12- Nasih ve Mensuh İlmi: kur’an’da lafzı ve manası sonradan başka bir ayet ile kaldırılan ayetler bulunmaktadır. Bu ilim bilinmezse o ayetleri anlamak imkansızdır.
13- Fıkıh İlmi: Bir şeyin teferruatı tam olarak kavranırsa onun bütünü tanınmış olur.
14- Hadis İlmi: Kur’an-ı Kerimde tafsilatı zikredilmeyen ayetleri tefsir eden hadisleri de bilmek gerekir.
15- Vehbi İlim: Bunların hepsinden sonra “Vehbi İlim” gerekir ki, Cenab-ı hakk’ın özel ihsanıdır. Onun hususi kullarına lutfeder.
   Halk hazreti Ali (Radıyallahu Anh)’a “Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sana bazı özel ilimler öğretti mi veya başkalarına söylemediği, sana ait özel vasiyeti var mı?” diye sorduklarında bu konuyu işaret ederek şöyle buyurdu: “Cenneti yaratan ve Vücuda can veren (Allah)a yemin olsun ki, bu (bende olan şey) Allah’u Teâlâ’nın kendi kelamını anlamak bir kimseye lütfettiği anlayıştan başka bir şey değildir.”
   İbni Ebiddünya (Rahmetullahi aleyh) diyor ki: “Kur’an ilimleri ve ondan hasıl olanlar sahili olmayan deniz gibidir.”
   Yukarıda anlatılan bu ilimler Kur’anı tefsir edecek biri için vasıta yerindedirler. Eğer bir kişi bu ilimleri bilmeden Kur’an’ı tefsir ederse, o kendi görüşüne göre tefsir yapmış olur k, bu yasaktır ve bunu yapanlar için tehdit hadisleri vardır.
   Kimya-i Saadet’te şöyle yazılmıştır: “Kuran’ı Kerim’in tefsiri üç kişinin kalbine açılmaz.
1- Arapça ilimlerini bilmeyene
2- Büyük günah işlemekte ısrar eden veya bid’at işleyene ki, onun işlediği günah ve bid’at yüzünden kalbi kararır. Bu yüzden Kur’anı anlamaktan aciz kalır.
3- İtikadi meselelerde zahiri manaya inanmış olup Kur’an-ı Kerimin herhangi bir cümlesi inancına ters düşünce bundan hoşlanmayan kişiye de Kur’an’ı anlamak nasip olmaz.
   Allah bu üç kısımdan bizleri muhafaza eylesin.
   Kur’an-ı Kerime mana vermeye kalkışan adama sorarlar: “Sen bunlardan hangisini biliyorsun” diye. Cevap veremez, tutulur. Çünkü ihtisas alanı başkadır. O fitneciliğin, bidatçiliğin tezini yapmıştır.
   Kimisi de kız tavlama taktikleri alanında uzmandır ama bir bakarsınız Türkçe okuduğu mealden yola çıkarak ayeti tefsir etmeye kalkar.
   Dolayısıyla hiç alakası olmadığı, bu ilimlerin onda birini bile bilmediği halde Kur’an’ı tefsir etmeye kalkışan insanların sapıtması normaldir. Çünkü tutunacağı dal, dayanacağı birşey yoktur.
BÜYÜK TEHLİKE
Bilerek saptıran ve ayetleri tahrif edenlerden başka cahil olup iki ayet bile okuyamayan insanlar da vardır. Cehalet mazeret kabul edilmeyeceğinden bu konudaki tehditleride sıralayalım:
Bir Hadis-i Şerifte buyruluyor ki:
“Kim, Kur’an’ın hükümleri ve anlamı hakkında bilgisiz olarak konuşursa, Cehennemdeki yerine hazırlansın.” (Tirmizi, Tefsir-i Kur’an 1)
İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
   Kur’an-ı kerimin tefsiri, Resulullahtan işitildiği gibi yapılabilir. “Kur’an-ı kerimi, kendi görüşüne, anlayışına göre tefsir eden kâfir olur” hadis-i şerifi, bunu bildirmektedir.(1/234)
“Kur’an-ı kerimi, kendi görüşüyle açıklayan, doğru olsa dahi, mutlaka hata etmiştir(Nesai)
   Allah’u Teala böyle insanlara akıl fikir ihsan eylesin, şerlerinden Ümmeti Muhammed’i muhafaza eylesin.
www.ihvanlar.net
Kim, Kur’an’ın hükümleri ve anlamı hakkında bilgisiz olarak konuşursa, Cehennemdeki yerine hazırlansın.
Tirmizi, Tefsir-i Kur’an 1
İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
Kur’an-ı kerimin tefsiri, Resulullahtan işitildiği gibi yapılabilir. “Kur’an-ı kerimi, kendi görüşüne, anlayışına göre tefsir eden kâfir olur” hadis-i şerifi, bunu bildirmektedir. (1/234)
Kur’an-ı kerimi, kendi görüşüyle açıklayan, doğru olsa dahi, mutlaka hata etmiştir
(Nesai)


SEÇME VİDEO

Bu ise kısmen doğru kısmen yanlış.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder