Öne Çıkan Yayın

İslami olarak Ölümden Sonra Yaşam ve Ruh Hususu

Selam, Aslında şu an hiç kimse beni okumuyor biliyorum ama, Allah nezdinde "çabalamış" sıfatı kazanmak için bu yazıyı yazacağı...

6 Ekim 2017 Cuma

İlk Hristiyanlar ve Hristiyanlık ve Pavlus'un Gnostikliği Sorunsalı

-----Selam-----
Merhaba, ben Edip

Şaka lan ehehe. Uzun süre yazmamıştım dimi burada, bir müddet sonra yaşamımda özlem duymuşum buraya...

Genel Kültür Bilgisi:
Müdde-i umumî evvel zamanlarda "savcı" anlamında kullanılıyordu.

Her neyse devam edelim.

İlk kaynak şurası,
Tıklamayanlar için kelâmı buraya taşıyayım:

İlk Hıristiyanlar ve Roma Tanrıları
BİTİNYA VALİSİ Genç Plinius, Roma İmparatoru Traianus’a yazdığı bir mektupta şunları söyledi: “Bana Hıristiyan oldukları bildirilen kimselere karşı şu yolu izledim: Onlara Hıristiyan olup olmadıklarını sordum, itiraf ettiklerinde ölüm cezasıyla tehdit ederek ikinci ve üçüncü kez yine sordum, direndiklerinde cezanın yerine getirilmesini emrettim.” Mesih’e lanet ederek ve Plinius’un yanında getirdiği putlara ya da imparatorun heykeline tapınarak Hıristiyanlığı inkâr edenler serbest bırakılıyordu.
Birinci yüzyılda imparatora ve çeşitli tanrıların tasvirlerine tapınmayı reddeden Hıristiyanlara eziyet ediliyordu. Peki Roma İmparatorluğu sınırları içinde başka hangi inanışlar vardı? Hangi tanrılara tapınılıyordu ve onların Romalıların hayatında nasıl bir yeri vardı? Roma tanrılarına kurban sunmayan Hıristiyanlara neden eziyet ediliyordu? Bu sorulara vereceğimiz cevaplar bugün Yehova’ya vefamızın sınandığı durumlarda bize yardım edebilir.
Roma İmparatorluğu’ndaki İnanışlar
Roma İmparatorluğu’nda ne kadar çok dil ve kültür varsa bir o kadar da tanrı vardı. Romalılara Yahudilik çok tuhaf gelmiş olsa da bu dini resmen tanınmış bir din (religio licita) olarak kabul ettiler ve onu himaye altına aldılar. Yeruşalim’deki mabette Roma ulusu ve Sezar için günde iki kez bir sığır ve iki kuzu sunarlardı. Romalılar bu kurbanların tek bir tanrıyı ya da birçok tanrıyı hoşnut etmesiyle ilgilenmiyordu. Onlar için asıl önemli olan bu hareketin Yahudilerin Roma’ya olan bağlılıklarını gösteriyor olmasıydı.
Yerel inanışlarda çeşitli şekillerde putperestlik görülüyordu. Yunan mitolojisi geniş çapta kabul görüyordu ve büyücülük yaygındı. Doğunun mistik dinleri, inananlarına ölümsüz olmayı, doğrudan vahiyler almayı ve gizemli ayinler vasıtasıyla tanrılarla iletişim kurabilmeyi vaat ediyordu. Bu inanışlar imparatorluğun her yerine yayıldı. MS ilk yüzyıllarda yaygın olarak kabul edilen tanrı ve tanrıçalar şunlardı: Mısır’ın tanrısı Serapis ve tanrıçası İsis, Suriye balık tanrıçası Atargatis ve Pers güneş tanrısı Mitra.
Birinci yüzyılda Hıristiyanların yaşadığı ortamda putperestliğin ne kadar etkili olduğu Elçilerin İşleri kitabından açıkça görülmektedir. Örneğin, Kıbrıs’ın Romalı genel valisinin hizmetinde Yahudi bir büyücü vardı (Elçi. 13:6, 7). Listra’da insanlar Pavlus ve Barnabas’ı Yunan tanrıları Hermes ve Zeus sandılar (Elçi. 14:11-13). Pavlus Filipi’deyken falcılık yapan bir hizmetçi kızla karşılaştı (Elçi. 16:16-18). Pavlus Atina halkının “başkalarına göre tanrılara her bakımdan daha bağlı insanlar olduğunu” söyledi. Aynı şehirde üzerinde “Bilinmeyen Tanrı’ya” yazan bir sunak görmüştü (Elçi. 17:22, 23). Efesos halkı tanrıça Artemis’e tapınıyordu (Elçi. 19:1, 23, 24, 34). Malta Adası’nda insanlar Pavlus’un yılan ısırığından etkilenmediğini görünce onun bir ilah olduğunu düşünmeye başladılar (Elçi. 28:3-6). Böyle bir ortamda yaşayan İsa’nın takipçileri Yehova’ya sundukları pak tapınmayı yozlaştırabilecek olumsuz etkilere karşı tetikte olmalıydılar.
Roma Dini
Roma İmparatorluğu genişledikçe Romalılar yeni tanıdıkları tüm tanrıları daha önceden bildikleri tanrıların farklı bir biçimi olarak kabul ettiler. Romalı fatihler farklı tanrıları ortadan kaldırmaktansa onları kabul edip benimsediler. Bu nedenle imparatorluk içinde ne kadar çok kültür varsa, Roma dini de o kadar çeşitlilik gösteriyordu. Roma dini tanrılara tam bağlılık talep etmiyordu. İnsanlar aynı anda birkaç tanrıya birden tapınabilirdi.
Roma’nın yerli tanrılarının en büyüğü olan Jüpiter’e, en iyi ve en ulu anlamında Optimus Maximus deniyordu. Kendisini rüzgâr, yağmur, yıldırım ve gök gürültüsüyle gösterdiği düşünülüyordu. Jüpiter’in kızkardeşi ve eşi olan Juno’yla Ay bağdaştırılırdı ve Juno’nun her alanda kadınların hayatlarıyla ilgilendiği söylenirdi. Jüpiter’in kızı Minerva ise el sanatları, zanaat, güzel sanatlar ve savaş tanrıçasıydı.
Öyle görünüyor ki Romalılar sayısız tanrıya inanıyordu. Örneğin Larlar ve Penatlar her ailenin koruyucu tanrılarıydı. Vesta ev (ocak) tanrıçasıydı. Birbirine karşıt iki yüz biçiminde betimlenen Janus her başlangıcın tanrısı kabul edilirdi. Her zanaat dalının kendi tanrısı ya da tanrıçası vardı. Roma’da soyut kavramlar bile tanrılaştırılıyordu. Örneğin Pax barışın, Salus sağlığın, Pudicitia utanç ve iffetin, Fides sadakatin, Voluptas zevkin ve Virtus cesaretin tanrısıydı. Roma’daki toplumsal ve özel yaşamdaki her şeye tanrıların isteklerinin yön verdiği düşünülüyordu. Bu nedenle herhangi bir durumda istenilen sonuca ulaşmak için uygun tanrının ayinlerle, kurbanlarla ve bayramlarla hoşnut edilmesi gerekiyordu.
Tanrıların isteğinin ne olduğunu anlamanın bir yolu işaretlere bakmaktı. Bunun için en sık başvurulan yöntem kurban edilen hayvanların iç organlarını incelemekti. Bu organların durumu ve görünüşü tanrıların planlanan şeyden hoşnut olup olmadığını ortaya koyuyordu.
MÖ ikinci yüzyılın sonlarına doğru Romalılar en önemli ilahlarını Yunan tanrılarıyla özdeşleştirmeye başladılar; örneğin Jüpiter’in Zeus, Juno’nun Hera olduğuna inandılar. Romalılar aynı zamanda Yunan ilahlarıyla ilgili mitolojik hikâyeleri de benimsemişlerdi. Bu efsaneler insanlar gibi hataları ve sınırları olan tanrıları yüceltme amacı gütmüyordu. Örneğin, Zeus hem ölümlülerle hem de ölümsüz olduğu iddia edilen kişilerle ve çocuklarla cinsel ilişkiye giren tecavüzcü biri olarak anlatılır. Tanrıların utanmazca yaptıkları şeyler çoğu zaman antik tiyatrolarda coşkuyla alkışlanırdı ve onlara tapınanlara da en adi tutkularını gerçekleştirme hakkı verirdi.
Muhtemelen eğitimli insanların pek azı bu efsaneleri gerçek kabul ediyordu. Bazıları bunları sembolik hikâyeler olarak değerlendiriyordu. Bu, Pontius Pilatus’un “Hakikat nedir?” sorusunu neden sorduğunu açıklıyor (Yuhn. 18:38). Bir kaynağa göre bu soru “eğitimli insanların herhangi bir konuda hakikatin ne olduğunun bilinemeyeceği yönündeki yaygın görüşünü” yansıtıyordu
İmparatora Tapınma
Augustus’un hükümdarlığı (MÖ 27-MS 14) sırasında imparatora tapınma başladı. Özellikle de doğudaki Yunanca konuşulan eyaletlerde yaşayan birçok kişi uzun bir savaş döneminin ardından refah ve barış ortamı oluşturmuş olan Augustus’a içten bir minnettarlık duyuyordu. İnsanların isteği güçlü ve görünür bir kişi tarafından sürekli olarak korunmaktı. Dinsel farklılıkları ortadan kaldıran, vatanseverliği destekleyen ve dünyayı kurtarıcının (!) yönetimi altında birleştiren bir kurum istediler. Bunun sonucunda imparator tanrı olarak görülmeye başlanmıştı.
Augustus yaşarken kendisine tanrı denmesine izin vermedi, fakat Roma’nın kişileştirilerek tanrıça Roma Dea olarak tapınılmasında ısrar etti. Augustus ölümünden sonra tanrılaştırıldı. Böylece eyaletlerde yaşayan insanlar hem imparatorluk yönetim merkezine hem de onun başındaki yöneticisine dini ve vatansever duygularla bağlılık duymaya başladı. Kısa sürede tüm eyaletlere yayılan imparatora tapınma, devlete olan saygıyı ve bağlılığı ifade etmenin bir şekli haline geldi.
MS 81-96 yıllarında imparator olan Domitianus kendisine tanrı gibi tapınılmasını talep eden ilk Roma hükümdarıydı. O tarihte artık Romalılar Hıristiyanlarla Yahudiler arasındaki farkı anlamıştı ve yeni olarak görülen bu inanışa karşı koyuyorlardı. Elçi Yuhanna ‘İsa’ya şahitlik ettiğinden dolayı’ büyük ihtimalle Domitianus’un hükümdarlığı sırasında Patmos Adası’na sürgün edilmişti (Vah. 1:9).
Yuhanna Vahiy kitabını orada sürgündeyken kaleme almıştı. O, imparatora tapınmanın önemli bir merkezi olan Bergama’da öldürülen Antipas isimli bir iman kardeşinden söz etti (Vah. 2:12, 13). Muhtemelen o dönemde imparatorluk hükümeti Hıristiyanların devlet dininin gereklerini yerine getirmelerini talep etmeye başlamıştı. Öyle olsun olmasın, MS 112’ye gelindiğinde makalenin başında alıntılanan Traianus’a yazılmış olan mektupta belirttiği gibi Plinius, Bitinya’daki Hıristiyanların bu tür tapınma eylemlerine katılmalarını emrediyordu.
Traianus, Plinius’un davaları çözme yöntemini övdü ve Roma tanrılarına tapınmayı reddeden Hıristiyanların öldürülmesini emretti. Öte yandan Traianus şunları da söyledi: “Hıristiyan olduğunu inkâr eden ve tanrılarımıza tapınarak bunu açıkça belli eden kimse, geçmişi ne kadar kuşkulu olursa olsun, pişmanlığın ödülü olarak bağışlanacak şekilde cezalandırılmalıdır.”
Tanrıları tam bağlılık talep etmeyen Romalılar, Hıristiyanların Tanrısının böyle bir talepte bulunmasına anlam veremiyorlardı. Onlara göre bir dinin tapınanlarından böyle bir şey istemesi tuhaftı. O dönemde yaşayanlara göre insanların devlet tanrılarına tapınmalarının amacı yönetimi tanıdıklarını göstermekti. Bu nedenle onlara tapınmamak vatana ihanet olarak görülüyordu. Tabii Plinius’un da anladığı gibi çoğu Hıristiyanın uzlaşmasını sağlamak imkânsızdı. Onlar için böyle bir davranış Yehova’ya sadakatsizlik anlamına gelecekti. Birinci yüzyılda yaşamış olan sayısız Hıristiyan imparatora tapınma gibi bir putperestliğe dalmaktansa ölmeyi tercih etti.
Peki tüm bunlar bizi bugün neden ilgilendiriyor? Birçok ülkede vatandaşlardan ulusal simgeleri yüceltmeleri bekleniyor. İsa’nın takipçileri olarak dünyevi hükümetlerin yetkisine kesinlikle saygı duyuyoruz (Rom. 13:1). Fakat ulusal bayrak törenleri söz konusu olduğunda Yehova Tanrı’nın bizden kesinlikle tam bağlılık talep ettiğini ve Sözünde “Putperestlikten kaçın” ve “Kendinizi putlardan koruyun” diye öğüt verdiğini aklımızdan çıkarmayız ve buna göre hareket ederiz (1. Kor. 10:14; 1. Yuhn. 5:21; Nahm. 1:2). İsa şöyle dedi: “Tanrın Yehova’ya tapınacak ve yalnız O’na ibadet edeceksin” (Luka 4:8). İşte bu nedenle tapındığımız Tanrı’ya olan sadakatimizi korumaya devam edelim.
[Sayfa 5’teki pasaj]
Gerçek Hıristiyanlar Yehova’ya tam bağlılık gösterirler
[Sayfa 3’teki resimler]
İlk Hıristiyanlar imparatora veya tanrıların tasvirlerine tapınmayı reddetti
İmparator Domitianus
Zeus
[Tanıtım Notları]
İmparator Domitianus: Todd Bolen/Bible Places.com; Zeus: Todd Bolen/Bible Places.com, İstanbul Arkeoloji Müzesi
[Sayfa 4’teki resim]
Efesos’ta yaşayan Hıristiyanlar pek çok insanın tapındığı tanrıça Artemis’e tapınmayı reddettiler (Elçi. 19:23-41).


Vikipedideki sayfası bu:



Hristiyanlık


İncil
Hıristiyanlık,[1][2][3][4] Orta Doğu kökenli, tektanrılı,[5] İsa'nın Yeni Ahit'teki öğretilerine dayanan İbrahimi dinİsa'nın adına atfen İsevilik, memleketine[6] atfen Nasranilik de denir. Bu inanca sahip kişilere Hristiyandenir.[7][8] Hristiyanlığın kutsal kitabı Kitab-ı Mukaddes'tir. 2,4 milyardan fazla inananı ile dünyanın en yaygın dinidir.[9][10][11]
Hristiyanlar İsa'nın Tanrı'nın oğlu[12] ve Eski Ahit'te geleceği müjdelenen Mesih olduğuna inanırlar.[13] Hristiyanların tümü olmasa da kayda değer bir kısmı teslis inancına sahiptir. Bu inanca göre İsa, hem Tanrı, hem insan, hem de kutsal ruhtur. Hristiyanlığın inanç sistemi ve ibadetleri İsa tarafından; 1. yüzyılda, Roma İmparatoru Tiberius'un iktidarında Filistin'de[5] ortaya konmuş, havarileri ve diğer takipçileri tarafından öğretilerek yayılmıştır.
Hristiyanlığın kökenleri en azından, MS 1. yy'da Roma İmparatorluğu yönetimindeki İsrail'e değin uzanır. Hristiyanlık, temel olarak Yahudilik üzerine kurulmuş ve daha sonraları Tarsuslu Pavlus'un da etkisiyle müstakil bir din olarak gelişmiştir.[14][15] Hristiyanlığın kutsal kitabı olan Kitab-ı Mukaddes'in Yahudiliğin kutsal kitabı olan Tanah'ı içinde barındırdığı göz önüne alınırsa Hristiyanlığın erken döneminde Hristiyanlık ve Yahudilik arasındaki bağ daha net anlaşılacaktır.

Kelime KökeniDüzenle

Hristiyan sözcüğünün kökeni, mesihkelimesinin Yunanca karşılığı olan khristos(χριστός) kelimesine dayanır. Mesih sözcüğü İbranicedeki maşiah (משיח) kelimesine dayanır ve 'kutsal yağ ile ovulmuş, kutsanmış' anlamına gelir.[16] Khristos olarak adlandırılan İsa'ya inananlara ilk olarak Antakya'da Hristiyan (Χριστιανός Khristianos) denmeye başlanmıştır.[7][8] Hristiyan sözcüğü, "Mesih'in yandaşı" ve "Mesih'e bağlı" anlamlarına gelir. Kuran'da Meryem oğlu İsa için kullanılan Arapça Mesih (مسيح) kelimesi de İbranice maşiah (משיח) kelimesi ile kökteştir.

Yağ ile kutsama geleneği ve meshedilmekDüzenle


Yeni Ahit'te geçtiğine göre[17] Meryem oğlu İsa, kendi tâbileri için Celileliler tâbirini kullanmıştır. Bunun sebebi, Celile'nin Îsevîlik dîninin ilk ortaya çıktığı yer olmasıydı
Tarih öncesi İsrail kralları ve yüksek rahipleri, görevlerinin simgesi olarak yağla kutsanırlardı. Tevrat'ın birçok yerinde bu işlemin yapıldığına dair ayetler vardır. Örnek: ( Levililer 14:18 ; Mısır'dan Çıkış 29:7 ; Levililer 21:10) Geniş anlamıyla bu unvan "Tanrı'nın bir görev vermek üzere seçmiş olduğu" kişileri de kapsıyordu.[18] Eski Ahit'in "Yeşaya" kitabında Yahudi'leri sürgünden kurtaran Pers kralı Kiros'a da bu unvanla (mesih) hitap edildiği görülür.

Nasrani ismiDüzenle

Nasrânî kelimesinin Hristiyan geleneğindeki etimolojik açıklaması, Meryem oğlu İsa'nın memleketi olan Nasıra'ya[19] izâfeten, kendisinin ve getirdiği dînin mensuplarının Nasıralı (Ναζωραίος Nazoraios[19], ναζωραιων Nazoraion[20]) olarak bilindiği anlamındadır. Bununla birlikte, Ali Ünal'ın bu ismin etimolojisi hakkında getirdiği başka bir önerme mevcuttur. Kuran'daki âyetler temel alınarak yapılan bu önermeye göre,[21]Nasrani kelimesinin bir kökeni şudur; İsa'nın, yeni getirdiği dîne yardım[22] çağrısına Havarilerin verdikleri cevaptır[23] ve daha sonra da "Nasrânî" (Yardımcılar) anlamında gelenek hâline gelmiştir.[24] İsa, getirdiği dîn ve mensupları için husûsiyetle Hristiyanlık ya da "Mesihîlik" anlamına gelen herhangi bir unvanla getirdiği dîni kendisine izâfe eden bir yol tercih etmemiştir. Yahudi İsrailoğulları, onları Celileliler[17] veyâ Nasrânîler olarak anarlardı. Celileliler denmesinin sebebi, İsa'nın memleketi Nasıra'nın Celile'de olmasıydı.

İbâdetleriDüzenle

VaftizDüzenle

Ana madde: Vaftiz
Vaftiz kelimesi köken itibarıyla Grekçedir ve "suya batırma" gibi bir anlamı vardır. Hristiyan inancındaki simgesel bir ritüel olarak gerçekleştirilir. İsa'da Vaftizci Yahyatarafından Ürdün nehrinde vaftiz edilmiştir. Hristiyanlık inancına sahip olup, İsa'ya iman eden kişiler vaftiz olurlar. Vaftiz Ortodokskilisesinde suya girmeyi gerektirirken, Katolik kilisesinde üzerine su serpmekten ibarettir.

YayılımDüzenle

Dünyanın hemen hemen her yerine yayılmış olmakla birlikte, en yoğun olarak Avrupa, Kuzey ve Güney Amerika ve Avustralya'da bulunmaktadır. Diğer kıtalardan farklı olarak Asya ve Güney Afrika'da farklı dinlerle iç içe yaşayan Hristiyanlar, erken dönemlerden beri , kırsal kesimlerden ziyade şehirlerde yayılmıştı. Böylece kısa bir süre içinde Hristiyan olmayan kişi ile köylü neredeyse eş anlamlı hale geldi.[25]
Hristiyanların sayısı yani Mesih'i takip edenler, İsa'nın ortaya çıkmasıyla ve ona inanlarla birlikte genişlemiştir. Alışılagelmişin dışında, İncil'de yer alan kayıtlara göre, İsa'nın, toplumun dışladığı fahişelere de yardım ettiği ve engellileri, körleri iyileştirdiği yer almaktadır. İsa'nın; Luka 16:3'te yer alan Siz hem Tanrı’ya, hem paraya kulluk edemezsinizöğretisi, Yakup 2:6'da yer alan Ama siz yoksulun onurunu kırdınız. Sizi sömüren zenginler değil mi? gibi sözler, Hristiyanlık öğretisinin çoğunluğu oluşturan sıradan yoksul halk tarafından kabul edilip yayılmasında ve Hristiyanlığın desteklenmesinde etkili oldu.
Öte yandan, yine İncil'de yer alan kayıtlara göre, İsa'nın çarmıhta gerilip, üç gün sonra dirildiği zaman, kendisine inananlara görünüp, Müdjdeyi bütün uluslara yayın emrini verdiği yer almaktadır. Pavlus'un Galatyalılar'a mektubunun 3. Bölüm 28. Ayetinde yer alan; Artık ne Yahudi ne Grek, ne köle ne özgür, ne erkek ne dişi ayrımı var. Hepiniz Mesih İsa'da birsiniz. ifadesi, aslında müjdenin hiçbir dil ya da hiçbir millet ayrım gözetmeksizin geçerli olduğunu göstermekle birlikte, birbirinden çok farklı uluslarında Hristiyanlık öğretisini kabul etmesinin mümkün olabileceğini söylemiştir. Bu düşünce, Hristiyanlığın farklı topluluklarda daha rahat yayılmasına fırsat sağlamıştır.[26]
Aslında, Hristiyanlar, ilk yüzyıllar da büyük zulümlere uğramıştır. Günümüzde, Katolik ya da Ortodokslar tarafından kabul edilen çoğu Aziz ya da Azizenin de, inancı yüzünden hayatını kaybeden ve bazen kafası bile kesilmiş olan ilk Hristiyanlardan oluşmaktadır. Hatta Pavlus, aslında adının Saul olduğunu ve Hristiyan olmadan önce Hristiyanları öldüren birisi olduğunu, yazdığı mektuplarda bahsetmiştir.[27]
Buna karşın, aynı Pavlus'un; Korintlilere 1. Mektubunun 9. Bölümün 19 ile 22. Ayetlerinde Hristiyanlığı yaymak için ettiği mücadelesini anlatırken; Ben özgürüm, kimsenin kölesi değilim. Ama daha çok kişi kazanayım diye herkesin kölesi oldum. Yahudileri kazanmak için Yahudilere Yahudi gibi davrandım. Kendim Kutsal Yasa'nın denetimi altında olmadığım halde, Yasa altında olanları kazanmak için onlara Yasa altındaymışım gibi davrandım. Tanrı'nın Yasasına sahip olmayan biri değilim, Mesih'in Yasası altındayım. Buna karşın, Yasa'ya sahip olmayanları kazanmak için Yasa'ya sahip değilmişim gibi davrandım. Güçsüzleri kazanmak için onlarla güçsüz oldum. Ne yapıp yapıp bazılarını kurtarmak için herkesle her şey oldum demesi, Hristiyanlık öğretisinin yani müjdenin hızlıca yayılması konusunda ki Pavlus'un rolünü ve önemini göstermektedir. Öyle ki, bu durum, kimi İslami kesimlerce, kendisi hakkında Hristiyanlığın ikinci kurucusu olarak anılmasına bile yol açmıştı.[28]

İsaDüzenle

Ana madde: İsa

Atina'daki Defne Kilisesi'nin kubbesindeki İsa mozaiği (1090-1100)

Ayasofya'da bulunan İsa motifi

Ünlü Hristiyanlar
İsa (d. MÖ 15-MÖ 11-12 - ö. 29-36), Hristiyanlıktaki temel figürdür. Doğum ve ölüm tarihleri ile ilgili olarak kimi tarihçiler ve araştırmacılar farklı görüşler belirtirler. Hristiyan teolojisi'nde İsa'nın kimliğini inceleyen dal Kristoloji olarak bilinir. Tanrı olarak adlandırır. Hristiyanlıkta Nasıra'lı İsaolarak da bilinir. Hristiyan kaynaklarında ve yer yer Kur'an'da İsa Mesih olarak anılır.[29][30][31][32] Hayatı ile ilgili başlıca kaynaklar Kanonik İncillerdir.
İsa, Roma İmparatorluğu'nun Yahudiye eyaletinde, kendisi de bir Yahudi olan Meryem'den dünyaya gelmiştir. Hristiyanlıkta ve İslam'da, mucizevi bir şekilde babasız dünyaya geldiği kabul edilir. Marangoz, öğretmen ve şifa dağıtıcıdır. Hristiyanlıkta, "Halkı isyana teşvik etmek" suçlamasıyla Yahudi din adamlarının baskısı ve Roma İmparatorluğu'nun Yahudiye valisi Pontius Pilatus'un emriyle çarmıha gerildiği kabul edilir.
Hristiyanlar için İsa, Mesih'tir, Tanrı'nın oğlu ve bizzat kendisidir. Bahsi geçen oğulluk manevi bir anlam içermektedir, biyolojik bir husus değildir. Baba (Tanrı) ile insanlar arasında aracı, Beklenen kurtarıcı, rab, Tanrı ile aynı "öz"den olan, güçlü tanrı, tek insan, dünyanın tek kralı, Kutsal Üçlü Birlik'teki kişilerden "oğul"dur. Hristiyan kaynakları onu "İsa Mesih" olarak anarlar.
İsa'nın tanrısal ve insani özellikleri farklı mezheplerce farklı yorumlanır. Hristiyanlığın Monofizit görüşüne göre insani tabiatı ile tanrısal tabiatı, tanrısal özü altında erimiş ve ayrılmaz bölünmez tek bir tabiat meydana gelmiştir. Çarmıhta, İsa'nın insani tabiatı gibi tanrısal tabiatı da acı çekmiştir. Meryem Theotokosdur, yani Tanrı anasıdır.
Diofizit görüşe göre ise insani ve tanrısal olmak üzere birbirinden bağımsız iki tabiatı vardır. Çarmıha gerildiğinde ilahi tabiatı bedeninden ayrılmış, sadece insani tabiat acı çekmiştir. Meryem, insan olan İsa'nın annesidir dolayısıyla da ona Theotokos yani Tanrı anası denemez.
OrtodoksKatolik ve Protestanlara göre İnsani ve Tanrısal iki tabiatı olup bunlar asla birleşmezler, karışmazlar ve ayrılmazlar.
İsa ismi köken olarak Arapçadan gelmektedir. Ancak İsa'nın orijinal ismi Yeşua (Yahşuah) olarak geçer. Orijinal ismin anlamı İbranice dilinde "YHVH Kurtarır" anlamına gelir.

Kitab-ı MukaddesDüzenle

Hristiyanlığın kutsal kitabı, Kitab-ı Mukaddes'tir. Kitab-ı Mukaddes, Eski Ahit ve Yeni Ahit olmak üzere başlıca iki bölümden oluşur.

Eski AhitDüzenle

Kitab-ı Mukaddes'in ilk kısmı Eski Ahit ya da Eski Antlaşma olarak adlandırılır. Yahudilerinkutsal kitaplarından Tanah ile bölüm adları ve sınıflandırmalar hariç hemen hemen aynıdır. Eski Antlaşma İsa'nın doğumundan önceki çok uzun bir zaman diliminde Yahudipeygamberler tarafından yazılmıştır. Bu bölümde İsa veya Meryem'den, henüz dünyaya gelmemiş oldukları için ismen bahsedilmez ancak Eski Antlaşma'nın bazı kitaplarında İsa'ya atıfta bulunulur. İsa'dan söz eden Eski Antlaşma pasajları arasında Yaratılış 3:15; Yaratılış 12:1-3; Yaratılış 49:10 Yasa'nın Tekrarı 18:15; 2. Samuel 7:1-29; Mezmurlar'da birçok ayet; Yeşaya 7:14; Yeşaya 9:6-7; Yeşaya 52:13-53:12; Daniel 7:13-14; Mika 5:2 ayetleri sayılabilir.

Yeni AhitDüzenle

Kitab-ı Mukaddes'in ikinci bölümünü oluşturan Yeni Antlaşma ise İsa'nın sağlığında ve/veya ölümünden sonra Havariler, ve elçiler tarafından yazılmıştır. Hristiyanlarca kanonikkabul edilen MattaMarkosLuka ve Yuhannaİncilleri Yeni Antlaşma'nın ilk dört bölümünü oluşturur.
Yahudi kutsal metinlerinden oluşmuş Tanah'ın Hristiyanlıkta Eski Antlaşma'nın olarak adandırılmasının nedeni Tanrı'nın İsa'dan asırlar önce Musa ile Sina Dağı'nda yaptığına inanılan antlaşmadır. Hristiyanlar Tanrı'nın İsa aracılığı ile yeni bir antlaşma yaptığına inandıklarından ötürü Kitab-ı Mukaddes'in İsa'dan bahseden ikinci bölümünü Yeni Antlaşma olarak adlandırırlar.

İncilDüzenle

İncil, Kitab-ı Mukaddes'in Yeni Ahit kısmının ilk dört bölümünün her birine verilen isimdir. MattaMarkosLuka ve Yuhanna tarafından kaleme alınmış olan dört incil yazarlarının adıyla anılır. Hristiyan dinine göre inciller İsa'nın hayatını ve öğretilerini anlatır.
Türkçeye Arapçadan geçen kelimenin aslı Yunanca "Ευαγγελιον" (Evangelion) şeklindedir ve 'iyi haber, müjde' anlamına gelir.
İncil kelimesi gerçekte Yeni Antlaşma'nın ilk dört kitabının (bölümünün) her birini karşıladığı halde, bazen Yeni Antlaşma'nın tamamı için de kullanıldığı olur.

MezheplerDüzenle

Ana madde: Kilise

Lutheran mezhebinin kurucusu Martin Luther
Hristiyanlıkta mezhepler "kilise" olarak adlandırılırlar. Hristiyanlığın 3 ana mezhebi; Roma Katolik Kilisesi (1.2 milyar kişi), Protestan kiliseler (360 milyon) ve Ortodoks Kilisesi'dir (170 milyon).[9]

Katolik KilisesiDüzenle

Ana madde: Katolik Kilisesi
Katoliklik, Kutsal Ruh'un kaynağı, İsa'nın tanrısal yönü, geleneklere verdiği önem, dini törenler ve Havari Petrus'un halefi kabul ettiği Roma Başpiskoposu'na (Papa) verdiği ayrıcalıklarla diğer Hristiyan mezheplerinden ayrılır. Papa'nın yanılamayacağı 1870'de alınan bir kararla resmileşmiştir.
  • Katolik Kilisesi azizlere ve Meryem'e diğer kiliselerden daha fazla kutsiyet verir.
  • Sadece erkekler papaz olabilirler. Evlenemezler, cinsel ilişkide bulunamazlar.
  • Katolik Kilisesi boşanmaya, kürtaja ve suni döllenmeye karşıdır.
  • Günah çıkarma çok önemli bir yer tutar.

Ortodoks KilisesiDüzenle

Ortodoks Kilisesi, 400 milyona yakın mensubu ile Katolik ve Protestankiliselerinden sonra sayısı ve yayıldığı alan itibarıyla Hristiyanlığın üçüncü büyük mezhebini oluşturur. Ortodoks coğrafyası büyük oranda Doğu Avrupa ve Anadolu ile sınırlıdır. Bununla birlikte Ortodoksluğun Hristiyanlık içerisindeki tarihi önemi, coğrafi ve istatistikî büyüklüğünden daha ileri düzeydedir. Gerek tarihi gerekse siyasi sebeplerden dolayı içe kapalı bir atmosferde yaşayan Ortodoksluk, özellikle Sovyetler Birliği’nin çöküşünden itibaren modern dünyaya entegre olma yoluna girmiş görünmektedir. Bu farklı tarihi gelişim çizgisine paralel olarak Ortodoksluğun teolojisi de diğer Hristiyan mezheplerine göre değişiklik göstermektedir.
Ortodokslar’ın kendileri için kullandığı yaygın ibare daha çok “Ortodoks Katolik Kilisesi” ibaresidir. Bu ifade, mezhebin hem doğru görüşü temsil ettiği hem de evrensel olduğu iddiasını yansıtır. Büyük oranda Anadolu coğrafyasında gelişip yayılmaya başlayan Ortodoksluk, özel karakterini daha çok üzerine temellendiği Grek kültürünün Hristiyanlaştırılmasından alır. Bu temel yapı, gelişim çizgisini antik Latin düşüncesinden alan Katoliklik ile Ortodoksluk arasındaki farklılığın da zeminini oluşturur.[33]

Protestan KilisesiDüzenle

Ana madde: Protestanlık
Protestanlık, Hristiyanlığın en büyük üç ana mezhebinden biridir. 16. yüzyılda Martin Luther ve Jean Calvin'in öncülüğünde Katolik Kilisesine ve Papa'nın otoritesine karşı girişilen Reform hareketinin sonucunda doğmuştur (1529).
Papazlara ihtiyaç duymaksızın Kitab-ı Mukaddes'i okuyabildikleri için, her vaftiz edilmiş inananın aracı bulunmadan rahiplik yetkisi olduğuna inanan Protestanlar Kitab-ı Mukaddes'i Hristiyanlık için tek kaynak saymışlardır.
Reform sonrası ortaya çıkan dini akımlar öncelikle kendi içinde 3 ana kola ayrılmıştır. Bunlar:

Teslisi ReddedenlerDüzenle

Bu kavram, İsa'nın tanrılığını kabul etmeyen ve dolayısıyla Kutsal Ruh'un da gücünü fazla önemsemeyen cemaatleri veya toplulukları kapsamaktadır. Öbür yandan bu görüşe sahip olan kesimlerin çoğu, İsa'nın Tanrı'nın oğlu olduğu fikrinde ise diğer Hristiyanlar gibi hemfikirdiler. Aslında bu durum, Birinci İznik Konsili'nden beri süregelen bir tartışmanın devamı niteliği olarak görülmektedir.[34]Hristiyanlığın ilk yüzyılları sayılmazsa, günümüzde, bu görüşü benimseyenlerin bir diğer ortak yönüyse, yeni dini hareketlerolarak kabul edilmesidir. Teslisi reddedenler arasında ise üç kesim öne çıkmaktadır:

Diğer Semavi Dinlere Göre HristiyanlıkDüzenle

Museviliğe göre HristiyanlıkDüzenle

İsa, Roma İmparatorluğu'nun Yahudiyeeyaletinde Yahudi bir anneden dünyaya gelmiştir. Hristiyan ve İslami kaynaklara göre tanrı tarafından bir mucize eseri olarak babasız dünyaya gelmiştir. Yeni Ahit'te üvey babası Yusuf'un Davut peygambere kadar çıkan soyağacı verilir.
İsa, annesi Meryem, babası Yusuf, kendisine ilk inanan arkadaşları ve ilk takipçilerinden Yahudi olanlar terminolojide "Yahudi Hristiyanlar" olarak adlandırılır. Yahudi Hristiyan tabiri günümüzde Yahudi soyundan gelmekle beraber Hristiyan olmuş kimseleri tanımlamakta da kullanılır.
Yahudiler İsa'nın mucize eseri olarak babasız doğduğuna, binlerce yıldır bekledikleri ve halen de beklemekte oldukları kurtarıcı Mesihya da peygamber olduğuna inanmazlar. İsa, içinde yaşadığı Yahudi toplumunda "bekledikleri Mesih olduğunu" ileri sürdüğünde, halkın bir kısmı buna inanmıştır. Ancak buna inanmayan Yahudi din adamlarının teşvikiyle, Yahudiye eyaletinin Romalı valisi Pontius Pilatus tarafından "halkı isyana teşvik etmek" suçlamasıyla çarmıha gerilmiştir.

İslamiyet'e göre HristiyanlıkDüzenle

İslam dinine göre Hristiyanlık, semavi dinlerden biridir ve dünya üzerindeki diğer dinlere nazaran Yahudilikle beraber özel bir yere sahiptir. Hristiyanlar 'Ehl-i Kitap' yani kendisine kutsal kitap gönderilenler olarak kabul edilirler: "Muhakkak ki Allah seni, kendisinden bir kelime ile müjdeliyor. Onun adı Meryem oğlu İsa Mesih'dir." (Al-i İmran, 3/45)
İslam'a göre İsa Allah'ın peygamberlerindendir ve Kur'an'da "İsa Mesih" olarak anılır. Bununla birlikte Kur'an'da İsa'nın tanrının oğlu olduğu inancı ve çarmıha gerilmesi reddedilir.
Allah'ı bırakıp, hahamlarını, rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih'i rab edindiler. (Tevbe 30-31) Andolsun, "Allah, Meryem oğlu mesih'tir" diyenler kesinlikle kâfir oldu….(Maide 72) Bir de inkârlarından ve Meryem'e büyük bir iftira atmalarından ve "Biz Allah'ın peygamberi Meryemoğlu İsa Mesih'i öldürdük" demelerinden dolayı kalplerini mühürledik. Oysa onu öldürmediler ve asmadılar… (Nisa 157)

Ayrıca bakınızDüzenle

KaynakçaDüzenle

  1. ^ "Sıkça Yapılan Yanlışlara Doğrular"(Türkçe). tdk.gov.tr. 22 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Aralık 2013. ""Hıristiyan x Hıristiyan ↓ öz. a. din b. Hz. İsa'nın dininden olan kimse, İsevi, Nasrani.""
  2. ^ Hıristiyanlık TDKterim.gov.tr. Erişim: 12 Ağustos 2011.
  3. ^ Hristiyanlık DilDernegi.org.tr. Erişim: 12 Ağustos 2011.
  4. ^ Hristiyanlık TDK Büyük Türkçe Sözlük
  5. ^ a b Christianity Catholic Encyclopedia. Erişim: 12 Ağustos 2011.
  6. ^ İsa'nın Beytüllahim'de doğduğuna inanılır. Ancak Nasıra'da büyümüştür.
  7. ^ a b Anadolu'da Hrıstiyanlık Tarihi
  8. ^ a b Elçilerin İşleri, 11:25-26
  9. ^ a b Robert Winston, "Human, the Definitive Visual Guide", Christianity
  10. ^ Hinnells, The Routledge Companion to the Study of Religion, p. 441.
  11. ^http://www.pewforum.org/files/2014/01/global-religion-full.pdf
  12. ^ "Jesus of Nazareth." Oxford Dictionary of English 2e, Oxford University Press, 2003.
  13. ^ Woodhead, Linda (2004). Christianity: A Very Short Introduction. Oxford: Oxford University Press. pp. n.p.
  14. ^ Aydın Fuat; Pavlus Hristiyanlığına Giriş; Eski Yeni Yayınları, 2011.
  15. ^ Aydın, Fuat, "Pavlus'un Ahlak Anlayışı", Sakarya Ünv. İlahiyat Fakültesi Dergisi 9 / 2004 s. 1-23.
  16. ^ Oxford İngilizce Sözlük, messiah
  17. ^ a b Luka, 13:2
  18. ^ hristiyan.net
  19. ^ a b Luka, 18:37
  20. ^ Elçilerin İşleri, 24:5, "Biz şunu anladık ki, bu adam dünyanın her yanında tüm Yahudiler arasında kargaşalık çıkaran bir fesatçı ve Nasranî tarikatının elebaşılarından biridir"
  21. ^ Ali Ünal, Allah Kelâmı Kur'ân-ı Kerîm ve Açıklamalı Meali, s. 254; Define Yayınları, İstanbul: 2010 Nisan; ISBN 978-975-6111-37-6
  22. ^ "ر - ص - ن" kökü "yardım" mânâsına gelmektedir. Burada, İbranice'nin ve Arapça'nın aynı dil âilesine mensup ve birçok kökteş kelimesi bulunan iki Sâmî dil olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.
  23. ^ Kuran, 3:52

  1. ^ Kuran, 5:14
  2. ^ [1] Vikipedi, Paganizm, Etimoloji alt başlığı
  3. ^ http://www.answering-islam.org/turkce/hristiyan/pavlus1.html
  4. ^ Elçilerin İşleri, 8:1-3
  5. ^http://www.incilturk.com/MAKALELER/pavlus_saul_isanin_hristiyanligin.htm
  6. ^ Al-i İmran Suresi, 45. Ayet (Diyanet Meali)
  7. ^ Nisa Suresi, 156-157. Ayetler (Diyanet Meali)
  8. ^ Nisa Suresi, 171. Ayet (Diyanet Meali)
  9. ^ Tevbe Suresi, 30. Ayet (Diyanet Meali)
  10. ^ İslam Ansiklopedisi, Ortodoksluk Maddesi, Yazar: Kürşad Demirci
  11. ^ [2]

Dış bağlantılarDüzenle

  • Roma Katolik Kilisesi tarafından tanımlanan Hristiyanlık (İngilizce)
  • Gelelim benim yorumuma.... İsa da tıpkı Muhammed b. Abdullah gibi evrensel mesaja ve evrensel hakikate gerek enfusi gerek yaşamsal olarak tanık olmuş bir şahıs idi. Mesajı biraz incelenirse farklı birşeyler mevcut olduğuna rahatlıkla şahit olabiliriz. Pekiyi, Fakat Pavlus?
  • Pavlus muhtemelen gnostik yahut panteist gibi bir şey idi. Komünyon ayininden bile bu rahatça çıkarılabilir. Zaten havarilerin de ondan kaçtığı rivayet edilir falan filan...
  • Kanaatimce orijinal Hristiyanlığa yani orijinal İslam'a yani orijinal Yahudiliğe kısaca evrensel barışçı mesaja en yakın olan Hristiyan gruplardan bir tanesi Yehova Şahitleri'dır.
  • Not:Pavlus'un gnostik olma ihtimali ciddiye alınmalıdır. Zira mektubunda böyle ruhsal gizemlice anlatımlar çokça mevcuttur. Üslupsal birşeyler olduğu da fark edilebilir yani:)
  • Gelelim mektuplarına....
  • Evvela bir spoiler vereyim:

HIRİSTİYANLIK

Ana Sayfa Forum Din ve İnançlar Hıristiyanlık Gnostik Incillerden...

GNOSTİK INCİLLERDEN...

  • Ozan Gnosis
    Ozan Gnosis
    dunyadinleri.com/amethystium
     buradaydı
    Cinsiyet : Bay
    Şehir : Ankara
    Meslek : Bilişim
    Giriş : 963
    İnandığınız Din : Belirtmiyor
    İnançlı Birimisiniz? : Belirtmiyor
  • Yazan : Ozan Gnosis Tarih : Kategori : Hıristiyanlık Cevaplar : 7 Okunma : 4648 Beğeniler : 0

    Gnostik Incillerden...
    Gnostikler ilk mistik hristiyanlardir ve Hellenlesmis Yahudilerden baskasi degillerdir aslinda. Cesitli arastirmacilar tarafindan "Isa super mitini olusturanlar da Gnostiklerdir" denilir. Gnostiklerin çeşitli ruhsal gizemleri yahudilere daha kolay anlatabilmek için oluşturduğu İsa super-miti, sonrasında pek çok farklı ve birbiriyle çelişen hristiyan ekollerinin doğmasına sebep olmuştu yani hristiyanligin dogusundan ilk 2 yuzyil sonrasina kadar "ortodoks"luktan soz edebilmek imkansizdir onlarca farkli, teolojik anlamda birbiriyle ayni olmayan "hristiyanliklar" mevcuttu ancak mistik bireyci gnostikler yerine, gnostiklerin hazırladığı miti daha sonra “tarihsel” olarak kabul eden literalistler (yani gunumuzdeki hristiyanlik) kazanan taraf olmuştu...
    İsa mitini oluşturmaya başlayan Gnostiklere göre İsa, "Daemon" adı verilen ölümsüz yüksek "benlik"i simgeliyordu, aynı Pagan mistisizminde olduğu gibi anlatılmak istenen gizli bilgi, Logos da sayılan bu yüksek benliğin herkesin içinde oluşuydu, başka bir deyişle bütün insanlar Tanrı'nın benliğine sahiptiler ve hepsi de Tanrı'nın bir nevi "parçalarıydılar", bu ifadeler ilk yüzyıl gnostik yazarlarca sürekli dile getirilmiştir, bu öğretilerin Hinduizm kutsal metinlerinde Upanişadlarda ve Bhagavad Gita'da eskiden beri anlatılmakta olan öğretiler olması dikkat çekicidir.
    Gunumuzdeki Incil`de de aslinda gnostik felsefeye ait izler vardir. Ancak gnostisizmi yeren ifadeler de vardir: Pavlus`un "pastoral epistles" denilen 3 mektubunun yani 1, 2. Timoteos ve Titus`un sahte oldugu konusunda liberal Yeni Ahit arastirmacilari hemfikirdir. Bunlar disinda 2. Selanikliler mektubu da cok suphelidir.
    Pavlus'un incil'deki (sahte) mektuplarında Gnostisizm karsiti ifadeler vardır, bunları en çok da pastoral mektuplarında görmek mümkündür. Hatta diğer mektuplarında bu konuda tek bir ifade yokken pastoral mektuplarda kör parmağım gözüne Gnostisizmin sürekli kötülenmesi, ayrıca üslup bakımından bu mektupların, İncil’de Pavlus’a ait olan diğer mektuplarla uyumsuz olması, üslupsal uçurum, anlatımsal farklılıklar, sahte mektupların yazarının ortodoks/katolik kilise olduğuna kuvvetli bir şekilde işaret eder.

    Ancak işin ilginç yanı ilk iki yüzyıldaki Marcion gibi, Valentinus gibi Gnostik önderlerin Pavlus'u "öğretmenleri" ve "üstatları" olarak görmeleridir. Yani gerçek Pavlus’un gnostik bir üstat olma ihtimali cok yüksektir, bu aslında gnostisizm üzerinde uzmanlaşmış Prof. Elaine Pagels gibi bilim adamlarının da görüşüdür ancak tabi ki günümüz hristiyanlarınca kabul edilmez.

    Yuhanna Inciline gelirsek...

    Bu incil zaten yapi ve uslup bakimindan Thomas Inciline cok benzemektedir. Ancak ilginc bir sekilde bazi bolumlerinde yine kor parmagim gozune hesabi Thomas inciline karsit ifadeler de vardir. Ornegin pek cok bolumu Thomas Incili ile ayni seyi anlatirken baslarinda "Bu soz beden alip aramizda yasadi" der ayni sekilde Yuhanna`nin mektuplarinda da "bu sozun kanli canli insan olarak aramizda yasamadigini soyleyen seytandandir" gibi ifadeler vardir ki bu sanki cesitli Gnostik fikirleri curutmek icin yazilmis gibidir. Elaine Pagels ve April Deconick gibi Yeni Ahit ve Nag hammadi profesorlerinin gorusune gore, Yuhanna Incil`i aslinda Thomas Incili`ni taklit etmek ve ondaki bazi fikirleri curutmek icin ondan sonra, kilise babalarinca yazilmistir. Dolayisiyla bu Incil`de bir revizyondan gecmelidir. 1. Yuhanna mektubu da cok degerlidir ancak onun icine de cesitli ifadeler sonradan serpistirilmistir...
    Gnostik Incillerin cogu, kilise tarafindan yakilmistir, ancak az miktarda gnostik metin, ozellikle Nag Hammadi`den, elimize ulasmistir.
    Gnostik Incillerden cesitli ayetler:
    "Eğer size derlerse Nereden geliyorsunuz? deyin ki onlara bizler ışıktan geliyoruz, ışığın kendinden doğduğu yerden" (Thomas İncili)
    "Isa soyle dedi: Ben, herkesin üzerindeki ışığım. Ben Her şey’im. Her şey benden çıktı ve Her şey bana ulaştı. Ağacı yarın, ben oradayım. Bir taşı kaldırın, beni orada bulacaksınız" (Thomas İncili)
    “Ben Protennoia, ışığın içinde yaşayan düşünce, herkesin ve her şeyin içindeki devinim, görünmeyenin içindeki tarifsiz yankı ve düşünce. Ölçülemez şeylerde ve kutsallarda tanımlanabildim ben... Anlaşılamazın içinde yaşayan anlaşılamazım ben, nefes alıp veren ya da vermeyen her şeyin içinde varım orada hareket ediyorum işte, ben her şeyin içindeyim, her şeyin içindeki görülmezliğim ve ben her şeyim...Sessizce fısıldayan ses, sessizliğin içindeki sonsuz ışık, bilincin içindeki tohumum, herkesin en derinlerinde saklıyım ben" (Trimorphic Protennoia)

    Herşeyi bilen kişi eğer kendini bilmiyorsa hiçbirşey bilmiyor demektir" (Thomas İncili)
    "İçinizdekini açığa çıkardığınızda, o şey sizi kurtaracaktır. Eğer o şeye sahip değilseniz, içinizde sahip olmadığınız o şey, sizi öldürecektir" (Thomas İncili)
    Işığın insanlarının içinde ışık vardır, ve bütün dünyayı aydınlatır. Eğer ışık vermez ise, o karanlıktır" (Thomas İncili)
    "İsa dedi : Eğer size rehberlik edenler, size derse: "Bakın Tanrı’nın krallığı göklerdedir, o zaman göğün kuşları sizden önce oraya giderler; eğer size derlerse: Tanrı’nın krallığı denizlerdedir, o zaman balıklar sizden önce oraya giderler. Ama Tanrı’nın krallığı sizin içinizdedir, ve çevrenizdedir. Eğer sizler kendinizi bilirseniz o zaman bilinirsiniz, ve diri babanın evlatları olduğunuzu bileceksiniz" (Thomas İncili)
    "Suretinizi gördüğünüz zaman memnun olursunuz..Fakat görüntülerinizin sizden önce varlığa dönüştüğünü ve ne öldüğünü ne de görünür olduğunu gördüğünüzde buna ne kadar dayanmak zorunda kalacaksınız?" (Thomas İncili)

    "Işık ve karanlık, yaşam ve ölüm iyi ve kötü, sadece birbiriyle ilişki içinde var olan ve birbirlerine karşılıklı olarak bağımlı olan olgulardır" (Philip İncili)

    İçinizdeki gören ve işiten şey, Rabbin Logosudur. O, Tanrı baba'nın bilincidir" (Hermes Trismegistus)

    "Her şey değişir, dünya bir yanılsamadır. Yeniden diriliş var olanların açığa çıkışı, onların dönüşümü ve yeniliğe geçiştir. Ayrımlardan ve engellerden kurtulursanız yeniden dirilişe zaten kavuşmuş olacaksınız" (Treatise of Resurrection)


    "Dunyanın kuruluşundan bu yana her yana dağılmış olan parçalarımı saklayın ve onları bir araya getirin sonra ışığa taşıyın" (Book of Logos)


    "Ruh'u gördüğünüzde ruh haline gelirsiniz, Mesih'i gördüğünüzde Mesih, Baba'yı gördüğünüzde Baba haline gelirsiniz!" (Philip İncili)

    Eğer beden bilinç dolayısıyla varlığa geldiyse bu, mucizedir. Eğer bilinç, bedenden dolayı varlığa geldiyse bu mucizelerin mucizesidir" (Thomas İncili)



    "Eğer sünnet yararlı olsaydı babaları onları annelerinden sünnetli olarak meydana getirirdi, yararlı olan sünnet Ruhta yapılan sünnettir" (Thomas incili)
  • Hahhhhhhhhh...
  • Uzunca bir araştırma neticesinde buldum. Turan Dursun forumunda...Aziz Pavlus bir Gnostik miydi?

    Bir tarafta hristiyanlarca “Ortodoksluğun kalesi” “en büyük heretik düşmanı” olarak görülen Pavlus, diğer tarafta ilk yüzyıllardaki Gnostik heretiklerce “En büyük üstad” olarak görülen, “üstadımız, büyük öğretmenimiz” denilen Pavlus diğer bir yanda da müslümanlarca “İslamdan farkı olmayan hristiyanlığı bozmuş, içinde teslis, çarmıh gibi öğretiler sokmuş kafir Pavlus” mu gerçek Pavlus’tur?
    Ben Pavlus'u mistik, gnostik bir bilge olarak görüyorum ve saygı gösteriyorum İncil'deki Pavlus'ta da her ne kadar çoğu mektubu sahteyse de, bunun izlerini görmek mümkündür.

    Öncelike Gnostisizm’in dünya görüşünü çok kısa bir şekilde özetleyelim. Gnostisizm hristiyanlıktan da önceye giden mistik bir akımdır. Gnostisizme göre her şey Pleroma denilen bütünlükten fışkırmıştır, panteist yapıdadır, bu bütünlüğün içindeki farklılaşma kendine yabancılaşıp bozulma sonucu oluşan Demiurge denilen “aracı”, “düşük Tanrı” da denilen varlık dünyayı yaratmıştır. Yani dünyadaki kötülüklerden , maddesel alemden sorumlu varlık gerçek Tanrı değil “düşük” tanrı Demiurge’dir. Hristiyanlıktan önce de Sethian Gnostisizmi vardı ve bu grup Tevrat’taki genesisi bambaşka şekilde yorumlardı. Onlara göre dünyayı yaratan Yahwe düşük ve kıskanç Demiurge idi gerçek Tanrı değildi, Adem ve havva’ya “insan ile gerçek Tanrı’nın birliğini”gösterebilmek için eden bahçesinde olşuan bilgi ağacı gerçek Tanrı’dan gelen bir yardım, bu ağaçtan yenmesini söyleyen ve daha sonra yılanlaştırılıp şeytanlaştırılan logos da İsa Mesih yani Tanrı sözüydü, yolayısıyla yaşamın amacı Yahveye yani Demirgeye köle olmak değil, Gerçek Tanrı ile birliği algılayıp Gnosise ulaşmaktı.

    Konumuza dönelim:

    Evet, İncil'deki Pavlus gnostik olamaz çünkü Pavlus'un incil'deki (sahte) mektuplarında Gnostisizmi yeren ifadeler vardır, bunları en çok da pastoral mektuplarında görmek mümkündür. Hatta diğer mektuplarında bu konuda tek bir ifade yokken pastoral mektuplarda kör parmağım gözüne Gnostisizmin sürekli kötülenmesi, ayrıca üslup bakımından bu mektupların, İncil’de Pavlus’a ait olan diğer mektuplarla uyumsuz olması, üslupsal uçurum, anlatımsal farklılıklar, sahte mektupların yazarının ortodoks/katolik kilise olduğuna kuvvetli bir şekilde işaret eder. 13 Pavlus mektubundan sadece 7 tanesi gerçek kabul edilmektedir.

    Ancak işin ilginç yanı ilk iki yüzyıldaki Marcion gibi, Valentinus gibi Gnostik önderlerin Pavlus'u "öğretmenleri" ve "üstatları" olarak görmeleridir. Yani gerçek Pavlus’un gnostik bir üstat olma ihtimali yüksektir, bu aslında gnostisizm üzerinde uzmanlaşmış Prof. Elaine Pagels gibi bilim adamlarının da görüşüdür ancak tabi ki günümüz hristiyanlarınca kabul edilmez.

    Yeni ahit’teki en eski yazmaların Pavlus’un mektupları olduğu konusunda herkes hemfikirdir, bu yazılardan sonra Markos İncil’i gelir.


    Pavlus’un mektuplarında (sahte mektuplardaki 1-2 ifade hariç) İsa’nın tarihsel bir kişilik olduğuna ilişkin net bir ifade bulmak mümkün değildir Pavlus İsa’yı “herkesin içinde” olarak görmüş “her şey ve her şeyde” olduğunu söylemiştir, bunun da bir "sır" olduğunu dile getirmiştir, tıpkı "sır"ları çok seven Gnostiklerin dediği gibi:

    Kol.1: 27 "Tanrı kutsallarına bu sırrın uluslar arasında ne denli yüce ve zengin olduğunu bildirmek istedi. Bu sırrın özü şudur: Mesih içinizdedir. Bu da size yüceliğe kavuşma umudunu veriyor."

    Kol.3:11 " Bu yenilikte Grek ve Yahudi, sünnetli ve sünnetsiz, barbar, İskit, köle ve özgür ayrımı yoktur. Mesih her şeydir ve her şeydedir."

    İncil'deki bu ayetleri, Gnostik bir incil olan hristiyanların kabul etmediği Tomas incilindeki ifadelere çok benzer:

    "1. Bu sözlerin anlamını bulan, ölümü tatmayacak.!

    77. İsa dedi : Ben herkesin üzerindeki ışığım. Ben Herşey’im. Herşey benden çıktı ve bana ulaştı.
    Ağacı yarın, ben oradayım. Bir taşı kaldırın, beni orada bulacaksınız.! " 


    Petrus ve diğer havariler Gnostik Pavlus’un düşmanıydı, bu nedenle Petrus-Pavlus arasındaki çekişmelerin bir kısmı günümüz İncil’ine bile yansımıştır. Yukarda yazdığım 2 ayetten başka Pavlus’un mektuplarında bol bol Gnostik terim de bulunmaktadır: Doxa, sophia, teleioi, gibi. 

    Pavlus Gnostiklerin ve paganların panteistik felsefelerini tekrarlar:

    Elç.17: 27 Bunu, kendisini arasınlar ve el yordamıyla da olsa bulabilsinler diye yaptı. Aslında Tanrı hiçbirimizden uzak değildir.

    Elç.17: 28 Nitekim, ‘O'nda yaşıyor ve hareket ediyoruz; O'nda varız.' Bazı ozanlarınızın belirttiği gibi, ‘Biz de O'nun soyundanız.'


    Gnostikler de mistisizmin Yehova dan veya Eski Ahit yasasından çok daha üstün olduğunu söylüyordu, Pavlus da.

    İncil’de gnostik Pavlus’un çok ilginç bir sözü vardır:

    Gal.3: 19 Öyleyse Yasa'nın amacı neydi? Yasa suçları ortaya çıkarmak için antlaşmaya eklendi. Vaadi alan ve İbrahim'in soyundan olan Kişi* gelene dek yürürlükte kalacaktı. Melekler yoluyla, bir aracı eliyle düzenlendi.

    Gal.3: 20 Aracı tek bir tarafa ait değildir; Tanrı ise birdir.”

    Kimdir bu aracı? Yasayı düzenleyen “aracı” gerçek Tanrı’nın kendisi değilse kimdir? 

    Bu konu da Gnostisizmden kaynaklanır. Gnostisizme göre evreni ve içindeki kötülükleri yaratan gerçek Tanrı değil, “düşük” Tanrı olan Demiurgos’tur gerçek Tanrı, “Tanrı’nın sözü” olarak yani İsa Mesih olarak herkesin içindedir ve kişiyi maddenin köleliğinden çıkraıp Gnosise ulaştıracak güçtür (bakınız Pavlus'un yukardaki “mesih içinizdedir” ayetine)

    Pavlus da yukardaki ayette yasanın sahibinin yani Eski Ahitin Tanrısının bu düşük tanrı, “aracı” olan Demiurge olduğunu belirtiyor aslında bu nedenle zaten genel olarak baştan sona Eski Ahiti küçümseyen ifadeler kullanıyor, Petrus ile diğer hristiyanlar ile hep zıtlaşıyor. Gnostik Marcion da “üstadım” dediği Pavlus gibi, Eski Ahitin Demiurgeye ait olduğunu söylemiş ve kanonuna dahil etmemiştir.

    Bunlar gerçek Pavlus'un Gnostik bir yahudi mistiği olduğunu, neden diğer hristiyanlarla zıtlaştığını anlatıyor/açıklıyor ancak Pavlus gibi çok etkili bir isim daha sonra kilise tarafından adına çeşitli mektuplar uydurularak "ortodoksluğun kalesi" konumuna getirilmiştir.
  • Başka bi zamanda görüşmek üzere


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder